İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

Şantiye İşçisi

Vedat ÖZKAN

İnşa Etme Kültürü – İnşaat Kuruluşlarında ve Şantiyelerde İnsan Davranışları Kitabının Yazarı

Günümüzün düzen anlayışında şantiye işçilerinin yaşadığı sorunları ve beklentileri sadece sosyalist düzen görüşleriyle açıklamaya çalışmak, konunun içeriğini dar kalıplar içerisine sığdırmak olacaktır. Çünkü gerçek sosyal düzen anlayışı, binlerce yıl önce ilkel toplumlarda yaygındı.

Ancak şantiye işçilerine sağlanacak olanaklar ve onların temel beklentilerini karşılamaya çalışmak, verimlilik ve düzen açısından her iki taraf için son derece önemlidir.

Burada incelenecek konularda şantiyeler üzerinde gerçekleştirdiğim araştırma, gözlem ve alan verileri dikkate alınarak görüşler öne sürülecektir. Ama daha çok olayların neden ve sonuçlarına ya da öngörülere dayalı yaklaşımlar dile getirmeye çalışacağım.

Şantiyeler imalat süreci boyunca, önemli oranda işçiler ve onların verdiği kararlarla iş görmektedir. İşçi giderlerinin toplam maliyetler içerisindeki payı, inşaat türlerine ve bölgelere bağlı sürekli değişir. Dolayısıyla bu konuda belirgin oranlar belirtemeyiz. Çünkü bir alt yapı veya üst yapıda ya da deniz yapısında işçi giderlerinin payı, aynı oranlarda seyretmez. Bu durumun aynısı, siyasal etkisi olan inşaat yapılarında de geçerlidir. 

Burada şantiye işçisinden söz ettiğimizde, bu sadece sahada bir fiil çalışan işçiler olarak algılanmamalıdır. Ücret karşılığı iş gören şantiye yöneticileri ve ofis çalışanları da bu kavramın içerisinde değerlendirilmelidir.

Yemek ve Barınma Düzenin Anahtarıdır!

Birçok şantiye yatılı işçi çalıştırır. Yani kamplar kurarak onları barındırırlar. Eğer çevre koşulları da uygunsa, bazı çalışanlar o yerleşim bölgesindeki kiralık ev veya dairelerde konaklarlar. Bir kısmı da şantiyeye gelir ve mesai sonrası evlerine giderler.

Bazı yabancı inşaat kuruluşlarının şantiyelerinde, işçilerin kendi yemek gereksinimlerini kendileri sağlamaları yönünde bir anlayış olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak Türk inşaat kuruluşlarının yurtiçi veya yurtdışı neredeyse bütün şantiyelerinde, işçilerin yemek gereksinimini sağlamaya yönelik bir oluşum vardır ve bu takdir edilmesi gereken bir yaklaşımdır. Çünkü bu anlayış, bizim Orta Asya’dan gelen kültürel bir değerimizdir.

Ama bazı şantiyelerde bütün bunlara rağmen, sunulan yemeklerin işçiler tarafından boykot edildiği durumlar ortaya çıkmaktadır. Elbette bunun birçok nedeni var. Ama burada bu sorunların kaynaklarından söz etmek yerine, işçilerin memnun kalacağı yemeğin ortaya koyduğu üst çatı konuları dile getirmenin daha yapıcı olacağını düşünmekteyim.

Şantiyelerde işçilere sunulan yemeğin seviyesi, inşaat kuruluşlarının yapıcı düzen anlayışıyla çok yakından ilişkili olduğu görülmüştür. Ayrıca işçi yemeklerinden duyulacak memnuniyet, günümüz anlayışında inşaat kuruluşlarının çalışanlar üzerinde daha egemen davranışlar sergilemelerini sağlamaktadır. Çünkü yemek konusu, yaşamsal bir olgu olduğu gibi aynı zamanda güç gösterisinin önemli unsurlarındandır.

İşçilerin memnun kalacağı şantiye yemeklerini sunan inşaat kuruluşlarının, genellikle maaşları da zamanında ödediklerini gösteren önemli alan verileri bulunmaktadır. Bütün bunların yanı sıra, bir şantiyenin genel maliyetleri içerisinde; iyi yemek ile memnun olunmayacak yemek arasında çok az fiyat farkı olduğu inşaat kuruluşları tarafından bilinmelidir.

Şantiye veya merkezi yönetimler bazen giderleri azaltmak uğruna, yemek ve barınma giderlerini de kısmayı denediği görülmektedir. Elbette lüks gereksinimler sunulması gerektiğini savunmuyorum. Dolayısıyla bu doğru da olmaz. Çünkü lüks gereksinimler çoğu zaman düzeni bozar. Ama şu bilinmeli ki, yemek ve barınma; tarih boyunca insanlık için en temel gereksinimlerin başında gelmiştir. Nitekim tarihte yemek ve barınmadan memnun olmayan askerler nedeniyle, generallerin kaybettiği sayısız savaş vardır.

Şantiyelerde sunulan yemek ve barınma olanaklarının boyutu, yöneticinin yönetme becerilerini de net bir biçimde ortaya koyduğu her defasında görülmüştür. Belki bazılarımız “merkezi yönetim izin vermiyorsa, şantiye yönetimi ne yapabilir” diyebilir. Ancak bu gerçeği yansıtan bir düşünce olmayacaktır.

İstisnai durumlar hariç; proje yönetimleri eğer güçlü bir yönetim tarzı uygulamak isterler ise, merkezi yönetimlere bunu kolaylıkla kabul ettirebilirler. Nitekim şantiye yöneticilerinin kişilik yapılarına ve amaçlarına bağlı olarak, bu konuyu etkileyebildikleri yine çok kez alan verisi olarak görülmüştür.

Bütün bunların sonucu olarak bazı işveren ve üst yöneticiler, şantiye ziyaretlerinde işçilere bilinçli olarak sordukları soruların başında, özellikle yemeklerden ve konaklama yerlerinden memnun olup olmadıkları gelmektedir. Çünkü taşrada işlerin düzgün ilerlemesini önemseyen önemli bir oranda işveren veya üst yönetici, işçilerden bu alanda alacakları yanıtlarla şantiyelerde işlerin nasıl ilerlediği hakkında önemli fikirler edinirler.

Bütün bunların bilincinde olacak şantiye yöneticileri, bulundukları şantiyeleri her zaman daha verimli ve istikrarlı yönetebilirler.

Maaş Gecikmeleri Maddi Sıkıntı Değildir!

Bütün şantiye işçilerinin geçindirmekle yükümlü olduğu aileleri ya da sorumlulukları bulunur. O işçi ister şantiye yöneticisi ister saha çalışanı olsun. 

Yakın bir geçmişe kadar şantiye işçilerinin geciken veya geciktirilen ödemeleri, o inşaat kuruluşunun maddi gücüyle ilişkili bir durum olabilmekteydi. Ama son yıllarda inşaat kuruluşları kamu otoritelerinin dolaylı yoldan birer parçası haline dönüşmeye başlamaları nedeniyle, artık maaşların düzenli olarak geç ödenme nedeni; o inşaat kuruluşunun maddi durumuyla çok az ilişkili olduğu bilinmelidir.

Eğer bu alandaki durum saptamalarına ciddi oranda sansür uygulayarak devam edecek olursak, maaş gecikmelerinin önemli nedenlerinden biri merkezi yönetim tarzıdır.

Ama geciken maaş ödemelerine, yemek ve barınma konularında olduğu gibi şantiye yönetimlerinin pek müdahale edemedikleri görülmektedir.

Eğer bir şantiyede maaş gecikmeleri yaşanıyorsa; bazen şantiye yöneticileri bu gecikmeyi öne sürerek kendi eksikliklerini de üst yönetimlere karşı kapatma çabası içerisine girebilecekleri, her zaman yüksek olasılık dahilinde olabileceği bilinmelidir.

Geç ödenen maaş ve ücretlerin olduğu şantiyelerde, ofis ve saha çalışanlarının bu konuya farklı tepkiler gösterdiği görülmekte ve saha çalışanları daha çok toplu eylemler gerçekleştirerek, bu hakkı elde etmeye çalışırlar.

Bu eylemlere ofis çalışanları pek dahil olmasa da maaş gecikmelerinin yaşandığı şantiyelerde; işe karşı isteksizlik ve malzemeleri hor kullanma, sürekli daha iyi bir iş arama, özellikle ofis çalışanlarının iş saatlerini dikkate almama gibi eğilimler daha sık görülmektedir.

Bu davranışlar bir kere ortaya çıktığında, şantiyelerin bitimine kadar bu sürecin genellikle kesintisiz devam ettiği görülmüştür. Bu davranış ve düşünce biçimi, her insanın doğasında bulunur ve yadırganmamalıdır.

Eğer inşaat kuruluşları maliyetleri ve kazanç oranlarını önemsiyorlarsa, bir şantiyede en çok dikkat etmeleri gereken konuların başında; yemek, barınma ve ücretlerin geldiğini bilmelidirler.

İşçi maaş ödemeleri geciktiğinde, şantiyelerdeki maaş avansı uygulamasının da kesintiye uğradığı görülmektedir. Ama burada sürekli göz ardı edilen veya o an algılanamayan bir durum daha bulunur!

Sosyalleşme olanaklarının yaygın olduğu bölge veya ülkelerde görev alan bazı şantiye çalışanları, maaşlara değil avans gecikmelerine tepki gösterdikleri net bir biçimde görülmüştür. Bir işçinin medeni durumu, yaşam tarzı veya dünyaya bakış açısı, geçindirmekle yükümlü birilerinin olup olmadığı durumu, o bölge veya yurtdışı şantiyesinde oluşturduğu veya tanıştığı yerel kişilerle olan ilişkileri de bu konuda önemli etkenler konumundadır. 

Özellikle yurtdışı şantiyelerinde bazı çalışanların istekte bulunduğu; fazladan avans alma konusu da şantiye düzenini bozduğu ve işçinin görevinden daha çok kendi özel yaşamına odaklandığı durumlar oldukça fazladır.

Bu konuya ek olarak bir durumu daha belirtmemiz yararlı olacaktır. Gereğinden fazla lüks yemek ve konaklama ya da hak edilenden daha yüksek maaş ödemek bile, şantiyelerin düzenini onarılmayacak bir biçimde bozmaktadır. Bir zamanlar bu durum, özellikle bazı ülkelerdeki bazı yurtdışı şantiyelerinde görülmüş ve sonuçları acı hikâyelerle tamamlanmıştır.

Bu nedenle, bu üç koşulun tam bir uyum içerisinde ilerlemesi hem işverenin maliyetleri ve düzeni açısından, hem de işçinin kazanç elde edebilmesi için en önemli koşulların başında gelmektedir.

Refah Mesafe Yaratır!

Şimdi size bazı okuyucularımızın biraz ütopik karşılayacağı veya garipseyeceği, ama oldukça farklı bir durumdan söz edeceğim!

Şantiyelerde çalışanlara maaşını zamanında ödeyen ve konaklama hizmetiyle yemek sunumunu insani değerlerde gerçekleştiren inşaat kuruluşlarında, işçileri memnun edecek diğer unsurlar da genellikle yeterli seviyededir.

Bu üç temel gereksinimin eksik olduğu şantiyelerde, işçiler arasındaki ortak değerlerin daha çok olduğu gözlemlenmiştir. Ama işçileri memnun edecek bu üç gereksinimin yeterli seviyede olması durumunda, çalışanlar arasındaki ilişkilerin ve şantiye içerisindeki düzenin daha resmi olduğu görülmektedir.

Olması gereken değerlerde ilerleyen bu üç gereksinim karşısında, şantiye çalışanlarında birbirlerinin hatalarına daha az tahammül etmeleri yönünde ciddi oluşumlar ortaya çıkar. Bu yapılanmanın öncüsü, inşaat kuruluşlarının merkezi yönetimlerdir. Bu durum aynı zamanda şantiye çalışanları arasında tembelleşmeyi de önlemeye yönelik bir anlayış içermektedir.

O şantiye için bu durum, diğer şantiyelere göre bir refah seviyesidir. Nitekim yakın geçmişteki komünist düzenin egemen olduğu toplumlarda, kişiler arasındaki ilişkilere mesafeler eklenerek düzen ayakta tutulabilmiştir. Günümüzde de refah seviyesinin yüksek olduğu ülke düzenlerinde, insanların birbirlerinin eksiklik veya hatalarına hoşgörü göstermekte zorlanmasının nedeni de budur.

Ama bütün bunlar; şantiye işçisinin yemek, barınma ve maaş konularında sorunlar yaşaması için haklılık gerekçesi değildir.

Bu üç olguyu etkileyen birçok bileşen vardır. Ancak bazı durumlarda yöneticinin cinsiyeti ve yaşa bağlı medeni durumunun da bu konularda etkili olduğunu düşünmemi gerektirecek; önemli belirtilerle karşılaştığımı açıkça vurgulamak isterim.

Bazen yöneticiler çalışanlara bilinçli olarak eksik olanaklar sunarak, onlara amaçlar edindirerek iş konusunda daha çok güdüleyebileceklerini düşünebilirler. Yönetim konuları açısından bu yaklaşım, başka alanlarda işlevsel olabilir. Ancak şantiyelerin zaman kavramıyla yarışmaları nedeniyle, birçok olanağın daha hızlı kullandırılması en verimli ve en akıllıca strateji olacaktır.

Burada işçileri psikolojik olarak boğmadan bir denetim düzeninin oluşturulması, en önemli koşulların başında gelmelidir. Ama bu düzenin tanımı yoktur. Tanımı ancak ticari danışmanlar yapabilir. Ama bu genellikle işlevsellikten uzak olacaktır. Çünkü insan algısı, henüz gerçek kurumsallık düzeyine ulaşabilecek seviyeye gelememiştir.

Bazı Genel Durumlar

Son yıllarda işçi-işveren arasındaki uyuşmazlık veya mutabakat konularının taraflar aralarında birinci elden çözülebilmesi için, arabuluculuk kavramı geliştirilmiştir. Bu oldukça işlevsel bir uygulama olarak görülebilir. Ancak şantiye işçileri bu uygulamanın tam içeriğini bilmediklerinden dolayı, bu arabuluculuk konusunda çekinceleri olduğu görülmektedir.

Bir başka konu ise; alt yapı işçisiyle bina işçisinin veya çelik yapıda uzmanlaşmış bir işçinin ya da yöneticinin, iş görme yöntemlerinin çeşitlilik gösterdiğidir. Şantiyelerde kişiler arası uyumsuzluğu yaratan olgulardan biri de, bu alanda uzmanlıklara bağlı sergilenen yöntemler ve olayları algılama biçimleridir.

Örneğin şehir veya kasabada sıhhi tesisat işi yapmış bir kişinin; alt yapı inşaatlarının mekanik işlerinde görevlendirilmesi durumunda, her iki tarafın birbirlerini anlamakta zorlandığı çok kez görülmüştür. Ama aynı işçi sıradan bir binanın mekanik veya sıhhi tesisat işinde böyle bir sorunu pek yaşamadığıdır.

Bazen de beklenmedik gelişmeler karşısında, işçilerin farklı sorunlarla da karşılaştıkları görülmektedir. Yine bir örnek vermek gerekir ise; yıllar önce ülkelerin birinde sigara fiyatları ciddi oranda yükseldiği gibi, işçilerin sigara gereksinimlerini karşılamaları da zorlaşmıştır. Bu durum karşısında bazı işçilerin işi bıraktığı, bazılarının da daha hırçın davranışlar sergilemeye başladıkları net bir biçimde görülmüştür.

Bu gibi durumların işçi ve işveren tarafından öngörülebilmesi oldukça zordur. Ancak, gerçekleştikleri zaman ortaya çıkan sonuçlar üzerinden anlamlandırma sağlanabilir. Bundan özellikle söz etmemin nedeni, böyle durumların da işi ve işçiyi etkilediğinin bilinmesi gerektiğidir.

Şantiyeler doğaları gereği dönemine göre işçi alımı yapar. Dönemine göre de işçi azaltmasına giderler. Bu şantiye düzeninin en doğal oluşumlarından biridir. Nitekim bunun yadırganacak tarafı yoktur. Önemli olan bunun etik değerler eşliğinde gerçekleştirilmesidir.

Genellikle yöneticinin ani kararlarıyla bu işçi azaltmalarının gerçekleştiği ve daha çok toplu çıkış yönteminin uygulandığı görülmektedir. Ama bu durum çok ciddi stratejik bir eksikliktir.

Çünkü çalışmaya devam edecek işçilere ya ek sorumluluk yüklenmiş ya da işin sonuna gelindiği gerekçesiyle, daha çok çalışılması yönünde oluşumlar ortaya çıkmıştır. Ama burada karar verici yöneticilerin büyük olasılıkla düşünemediği veya farkına varamadığı en önde gelen şeyin, işçilerin daha verimsiz ya da daha isteksiz çalıştıklarıdır. İnsan psikolojisi açısından işçinin bu davranış ve düşüncesi son derece doğaldır.

Böyle durumlar karşısında en işlevsel yolların başında, işçi çıkışlarının dayançla azar azar olması gerektiğidir. Böylece önemli oranda isteksizlik ve verimsizliğin önüne geçilebilecektir. Ancak bu durum karar verici yöneticinin irade gücüyle doğrudan ilişkilidir. Nitekim bu bilincin farkında olan ve yöneticisinin kim olduğuna bağlı olarak bazı şantiyeler, işçi azaltmalarını işin durumuna uygun titizlikle gerçekleştirirler.

Yeni İşçi Profili

Şarkıcı, futbolcu, TV programı oyuncuları ve yarışmacıların ücretli çalışanlar haline gelmeye başladığı bir dünyada; işçi hakları muhtemelen yeniden düzenlenecektir. Elbette bu anlayıştan şantiye çalışanları da doğrudan etkilenecektir. Ancak bunun nasıl etki edeceğinden söz etmek, biraz kaba bir yorumlamayla; sadece gevezelik etmek olacaktır. Çünkü böyle durumların sonucunu kestirebilmek pek olası değildir. Ama önemli bir değişimin gerçekleşeceği öngörülebilir.

Türk ekonomisinin belirli aralıklarla sıkıntılı dönemler yaşadığı bilinen bir gerçektir. Ancak biz bütün bunları, daha çok siyasi ve ekonomi alanında alınmış yanlış kararlara bağlarız. Asıl gerçek ise; coğrafi konumun getirdiği çevresel koşullar, alışkanlıklar ve bu toprakların hızlı zenginleşmeye açık olmasının sonucu olarak, sermayeye el değiştirtilerek düzenin yapıcı bir seviyede tutulmaya çalışılmasıdır.

Felaket tellallığına gerek olmaksızın; yakın bir gelecekte Türk ekonomisi tekrar yükselişe geçtiğinde, geçmişte olduğu gibi; şantiye işçisinin ve işverenin de profil yapısında zaman içerisinde değişiklikler yaşanacaktır. Ancak bu profil yapısı, artık geçmiştekinden daha farklı olacaktır. Çünkü bugüne kadar köylerden şehir ve kasabalara gelen göçler, fabrika ve inşaat işlerinde iş gücünü düzenli olarak karşılamıştır.

Ama bu göç, önemli ölçüde tamamlanma sürecine girdiğinden dolayı; ithal şantiye işçilerinin çalıştırılacak olması, son derece akla uygun bir varsayım olarak kabul edilmelidir. Kısaca, bundan böyle yavaş yavaş değişmeye başlayacak olan şantiye işçilerinin profil yapılarını şimdiden benimsemek gerekir.

Ama çoğunluğumuzun bu değişimi kabul etmekte zorlanacağı ve ilerleyen zaman dilimlerinde “böyle patron, böyle proje müdürü, böyle işçi olur mu” tarzında söylem ve düşünceler yaygınlaşabilecektir.  Şunu da eklemek gerekir ki, işsizlik ile işçi profilindeki değişim arasında çok az bir ilişki olduğudur.

Ülkemizin kamu kurumlarının son zamanlardaki girişimleri sonucu, özellikle yurtdışında planlanan önemli inşaat projelerinde ülke olarak yer alabilmek için, büyük çabalar harcandığı görülmektedir. Görünen o ki, ülke dışındaki inşaat işlerinde sıygının ciddi oranda artacağıdır. Bütün bunlar, şantiye işçi profilinin kaçınılmaz bir biçimde daha çok çeşitlilik göstereceğine işaret etmektedir.

Burada önemli gördüğümüz bazı olası durumlardan söz ederek, şantiye çalışanlarının önümüzdeki süreçlerde nasıl biçimleneceğini öngörmeye çalıştık. Çünkü öngörüler aynı zamanda bilgi paylaşımının önemli unsurlarındandır.

Günümüz insanının gereksinimlerine bağlı olarak; şantiye işçileri için en önemli olguların başında yemek, konaklama ve maaş gelmektedir. Bu nedenle burada özellikle bu üç konuya odaklandık.

Ama teknolojinin hızla ilerlediği bir ortamda, gelecekte bu temel gereksinimlerin nasıl biçimleneceğini bilemeyiz. Ama şantiye işçi profilinin büyük olasılıkla alışılmışın dışına çıkabileceğini söyleyebiliriz.

Eskiden köylüler ve fabrika çalışanları vardı. Şimdi ise sayı olarak köylünün yerini çok önemli oranda şantiye işçileri devralmış durumdadır. Bu da yeni toplumsal oluşumlarda şantiye işçilerinin algı ve düşüncelerinin önemli roller üstlenebileceğini göstermektedir.

Yazar Vedat ÖZKAN‘ın Önceki Yazıları

Şantiye Odaklı İnsan Kaynakları ve Liyakati Savunmanın Gereksizliği Üzerine Düşünceler Okumak İçin
İnsan Davranışlarının Şantiyelerde Keşfi Okumak İçin
İnşaatın İşverenini Bir de Böyle Değerlendirelim! Okumak İçin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.