İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

İnşaat ve Şantiyelerde Danışmanlık Felsefesi

Vedat ÖZKAN

İnşa Etme Kültürü – İnşaat Kuruluşlarında ve Şantiyelerde İnsan Davranışları Kitabının Yazarı

Danışmanlık ilk insandan bu yana kesintisiz devam eden bir faaliyettir. Birçok toplum bilimci ve antropolog bu konuda aynı görüşü savunurlar. Örneğin ilk insanlar avlanırken deneyimli kişilerin yol göstericiliğinde daha iyi avlanabildiklerini görmüşlerdir. Bütün bunların yanı sıra, dini öğretilerde de danışmanlığın önemi vurgulanır. Örneğin Âl-i İmrân Suresi 159.uncu Ayette olduğu gibi.

Ayrıca Nizamülmülk, Yusuf Has Hacip, Herodotos, Zygmunt Bauman, Erich Fromm, Sun Tzu gibi daha birçok yazar ve düşünür; yine danışmanlığın yaşamsal öneminden söz ederler. Pertev N. Boratav’ın sansürsüz Nasreddin Hoca fıkralarını anlattığı kitapta da danışmanlık en önemli konuların başında gelir.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra “yeni güzeldir” anlayışı yaygınlaşmış ve bu süreçle beraber ortaya çıkan ticari yapılanmalar, danışmanlığın bir kurum haline gelmesini sağlamıştır.

Günümüzde ise Google, Yandex, Baidu gibi arama motorları en yaygın danışmanlar olmuşlardır. Aynı zamanda hem ücretsiz hem de her ortamda bulunurlar. Burada asıl önemli olan şey, bu arama motorlarından elde edilen bilgi ve verilerin hangi yöntemlere uygun sınıflandırılacağıdır.

Ama inşaat işlerine özel sunulması gereken danışmanlık için, arama motorlarından elde edilecek veriler yeterli olmayacaktır. Çünkü ülkemizde ve dünyada inşaat kuruluşlarını doğrudan ilgilendiren insan davranışlarının neler olduğu, pek araştırılmış bir konu değildir. Ancak teknik konular bunun dışında tutulmalıdır.

Bu yazı, inşaat kuruluşları ve şantiyelerin bünyelerinde çalışan kişilerin görüşlerini ve dışarıdan sağlanan ticari danışmanlıkları kapsamaktadır. Çünkü danışmanlık felsefesi bilginin aktarımı ve onun elde edilmesiyle ilişkilidir. Burada ortaya çıkabilecek en büyük yanılgı, danışmanlığın sadece ticari bir faaliyet olarak algılanması olacaktır.

Mantık ve Kolaycılık

Danışmanlık işini bir ticari faaliyet olarak devam ettiren kuruluşlar, devamlılığı sağlamak için inşaat kuruluşlarına ve şantiyelere hizmet verirken son derece saygılı davrandıkları görülmektedir. Aynı zamanda inşaat veya şantiye çalışanlarından daha bilgili olduklarına yönelik ciddi eğilimler oluşturdukları da çok sık gözlemlenmiştir.

Burada doğrudan sorulması gereken ama sorulduğunun da hiç görülmediği şu düşünce vardır:

Uzun yıllardır o inşaat kuruluşunun merkez ofisi veya şantiyelerinde çalışan kişilerin uzmanlığı bir balon mu?

İşte tam bu noktada sunulan danışmanlık hizmeti, yapıcı işlevini yitirmeye başlar. Çünkü danışmanlık faaliyetinde bulunan taraf, doğru veya yararlı olana değil tam tersi ticari ilişkiyi devam ettirecek olan yaklaşımlara odaklanır.

Nitekim inşaat kuruluşlarının merkez ofis veya şantiyelerinde “işi biz yapıyoruz faturayı onlar kesiyor” veya “bu danışman buraya gezmeye mi gelmiş” gibi söylemler bu durumların etkisiyle ortaya çıkmaktadır.

Bu ticari danışmanlıklar projenin teknik konularına yönelik olabileceği gibi; vergi, gümrük, teşvik, finans, insan kaynağı gibi alanlara yönelik de olabilmektedir.

Ticari danışmanlıklar her ne kadar şu durumu kabullenmekte zorlansa da; sunulan danışmanlık faaliyetlerinin tamamına yakını, insani duygulardan arındırılmış; sadece mantık yoluyla hizmet verdikleri bir gerçektir.

Bütün bu hizmetler sunulurken insan unsurunun davranışları göz ardı edilir. Çünkü sadece mantık yoluyla hizmet veya akıl vermek, insanlık tarihinde her zaman en kolay en zahmetsiz ve en az bilgi gerektiren yol olarak görülmüştür.

Bu sözlerimizle bazı danışmanları kızdırmış olabiliriz. Ama onlardan özür dileyerek tekrar konumuza devam etmemiz gerekir.

Ayrıca şantiyelerin dinamik yapıları nedeniyle, “bilmiyorum” demenin de çok güçlü ve yapıcı bir danışmanlık yöntemi olduğu bilinmelidir…

Belirleyici Unsur: Kişilik ve Beklentiler

İnşaat ve şantiyelerde projeleri ilgilendiren teknik konular genellikle evrenseldir. Ama ülke ve bölgelere bağlı, bazı teknik standartlar değişiklik gösterir. Bu farklılıklar aynı zamanda şiddetli bir biçimde, doğrudan maliyetleri ilgilendirir. Karar verici otoriteler teknik standartlardaki bu farklılığı, genellikle işin ilerleyen süreçlerinde algıladıkları görülmektedir.

Dolayısıyla, farklı standartlarda uzmanlaşmış kişilerin sunacakları görüşler her zaman danışan tarafı yanıltma olasılığı olacaktır.

Bu durum daha çok başka ülkelerde gerçekleştirilen inşaat projelerinde görülmekte ve genellikle sorunlu ilerleyen bir süreç olmuştur.

Bu konuda kısa ve herkesin anlayabileceği sade bir örnek vermek gerekir ise, ülkelerden birinde oda kapılarının içeriye doğru açılması zorunlu bir standart iken, bir başka ülke veya bölgede aynı kapıların koridora doğru açılması istenebilir. Aynı durumlar elektrik ve mekanik gibi teknik konularda da geçerlidir.  

Diğer yandan vergi ve gümrük gibi konuların içeriği de tekniktir. Eğer inşaat kuruluşu bir başka ülkede faaliyet gösteriyorsa, bu tarz hizmetlerin danışmalığına başvurması kendi yararlarına olacak bir durumdur.

Ama bütün bu hizmetlerin insan unsuruyla birleştirilmesi gerekir. Özellikle şantiyelerde son derece bilgili ve yapıcı bir danışmanın sunduğu bazı öneri ve görüşler, tam isabet olsa da karşı tarafın kişisel beklentileri nedeniyle danışılan konular kabul görmeyebilir. Bu durum aynı zamanda şantiyelerin önemli ve kanayan sorunlarından birisidir.

Belki bazı okuyucular, burada çözüm önerisinde bulunmam gerektiğini düşünebilir. Ancak bu çok sıradan ve işlevi olmayan bir yol olacaktır.

Ama danışmanlığın yararlı ve yapıcı sonuçlar ortaya koyabilmesi için, inşaat kuruluşunun bünyesinde çalışan karar vericilerin yukarıda belirttiğimiz gibi, “kişisel beklenti düzeyi”nin burada en önemli unsur olduğunu; sadece vurgulamamız yeterli olacaktır.

Elbette danışmanın da aynı doğrultuda donanımlı ve kişilikli olması gerekir.

Dijital Diktatörlük

İnşaat alanındaki kişisel deneyimlerime dayanarak açık sözlülükle bir durumu net bir biçimde belirtmek isterim:

“Bir kişinin isteği olmadan sunulan danışmanlık, öneri ve görüşlerin tamamına yakını işlevsellikten uzaktır. Aynı zamanda da hem manipülasyon hem de yanıltma içerir.”

Günümüzde İnşaatta Dijital Dönüşüm ya da benzeri konularda, konuşmalar ve konferanslar düzenlenir. Aslında bu durum inşaat işlerine yönelik doğrudan danışmanlık sunumudur.

Dijital dönüşüm gerçekleşiyor ve bu durdurulamayacak bir süreç… Ama bütün bunlar monolog bir yaklaşım olan konferanslarda anlatıldığı gibi, hızlı gerçekleşmiyor. Dijital dönüşüm inşaat ve şantiye işlerinde de elbette işleri kolaylaştıracak. Ancak denetim mekanizmasını da artıracağından, buna teknolojinin diktatörlüğü diyebiliriz.

Kısaca; aynı anda hem dijitalleşmeye hem de insana önem vermek, pek akla uygun düşen ve yan yana aynı türden durabilecek iki kavram değildir.

Şimdi burada size başlangıcını yapıp ama sonucunu bazı değerler nedeniyle, belirtmek istemediğim bir örnek vermek istiyorum:

Şantiyelerde yüz yüze gerçekleştirilen toplantıları ve inşaat kuruluşunun merkez ve şantiye çalışanları arasındaki görüşmeleri bir anda dijital ortama geçirdiğinizi düşünün! Ve bu durumun düzenli olarak birkaç ay boyunca devam ettiğini hayal edin… Yapılanmaları ve algıları tamamen birbirinden farklı olan bu her iki mekânda da, çalışan kişilerin ortaya koyacakları algı ve kararların kökten değişiklik yaşadığını göreceksiniz.

Böylece maliyet ve kişiler arası ilişkileri tekrardan düzenlemeniz gerekecek. Ama o düzenlemelere ait henüz dünyada tutarlı teorilerin üretilmediğini açıkça belirtebilirim.

İşte bu yüzden inşaat kuruluşlarına dijital dönüşüm üzerine danışmanlık hizmeti sunan kurum ve kişiler, bütün bu hizmetleri önce araştırarak ve çözümleyerek müşterilerine sunmaları gerekir. 

Denetçinin Danışmanlığı

Genel çerçevede iç denetim olarak tanımlanacak ve inşaat kuruluşlarının merkez yönetim ofislerinden görevlendirilen bazı kişiler, şantiyeleri belirli yöntem ve aralıklarla denetlerler…

Ama üzülerek belirtmek isterim ki merkezi yönetimin görevlendirdiği denetçiler, şantiyelere genellikle duygulardan arındırılmış ön yargılarla gelirler. Sanki bir açık veya bir uygunsuzluk olması gerekiyormuşçasına olaylara yaklaşırlar.

Çünkü denetçinin bilinçaltında; eğer eksiklik saptayabilirlerse yönetime veya işverene karşı görevlerini yerine getirmiş olacaklarını düşünmeleri, güçlü bir olasılık konumundadır.

Özellikle şantiyelerde denetimler, genellikle mali ve teknik konular üzerinden gerçekleştirilir. Denetimde eksik görülen konular merkezi yönetim veya işverene sunulur. İşte bu denetimin sonuçlarına bağlı olarak sunulan görüşler, yani denetlenen mekanizmanın yönetime sunumu; aynı zamanda danışmanlıktır. Çünkü denetçi karşı tarafa bilmediği bir bilgi aktarmaktadır.

Şantiye denetimin sonuçlarını işveren ya da üst yönetici alır ve değerlendirir. Ama burada denetçilerin sunduğu bilgi ve önerilerin bazıları, işveren veya üst yönetici tarafından dikkate alınmaz. İşte tam da böyle durumlar karşısında denetçilerin raporlar üzerinden sunduğu danışmanlıklarda, insan algısının sergileyeceği kültürel davranışlar da dikkate alınmalıdır.

Kısaca denetim sonucu sunulan danışmanlıklarda denetlenen kişilerin, işveren veya yönetici ya da inşaat kuruluşu açısından önemleri de dikkate alınmalıdır. Kişisel gözlemlerime göre, bu tarz rapor ve danışmanlığın inşaat yönetimlerine sunulamadığıdır. Ama yöneticinin bilinçaltındaki beklentisinin de tam olarak bu olduğu bilinmelidir.

Denge Sağlayan Danışmanlar

Ülkemizde ve dünyada inşaat kuruluşlarının birçoğu, kamu otoriteleriyle iç içedir. Dolayısıyla devlet kurumlarıyla daha yapıcı etkileşim adına, kamu kurumlarında görev almış kişilerin danışmanlıkları inşaat kuruluşlarının öncelikli seçim nedeni olabilmektedir. Çünkü kamu otoriteleriyle gerçekleştirilecek etkileşimler, daha çok bazı gelenekler doğrultusunda ilerler.  

Diğer yandan da bir inşaat kuruluşu aynı şehirde ama farklı siyasi görüş ve beklentileri olan ilçe belediyeleriyle etkileşime girecek olursa; yine siyasi dengeleri sağlamak adına, aynı konularla ilgili olsa da birden fazla danışmana gereksinim duyabilirler.

Göz ardı edilmemeli ki bazı danışmanlık hizmetleri, bilgi aktarmaktan daha çok kurumlar arası iletişim ve istekleri düzenlemek ya da yerine getirmek üzere de alınabilmektedir. Böyle durumlarda kişinin danışmanlık bilgisinden daha çok; ortak kültür, algı ve güven duygusuna bağlı ilişkiler önde gelir.

Bütün bunlar bazı okuyuculara ütopik gelse de, stratejilerini iyi belirleyen inşaat kuruluşlarında biçim değiştirerek uygulanır ve bunun işlevsel bir yol olduğu bilinmelidir.

Komisyoncu Danışmanlar

Zaman zaman sosyal medya hesapları üzerinden şöyle bir paylaşım görürüz:

“Danışmanlığını yaptığımız inşaat kuruluşuna X görevi için personel aranıyor.”

İlk başta burada konusu geçen danışmanlığın ne olduğu belirsiz gibi görünse de bu faaliyetin içeriği, kibarca personel bulup komisyon almaktır. Bunun nasıl bir danışmanlık türü olduğu veya nasıl olması gerektiği ya da kanuni yönü buradaki yazımızın konusu değildir.

Ancak bu alanla ilgili şöyle bir soru sorabiliriz:

İnşaat kuruluşu veya şantiyenin istediği özelliklerde bir personel bulunamadığında; danışmanlık tarafı gelir elde edemeyeceğine göre, bu danışmanın izleyeceği yol ne olacaktır?

Bu konuyla ilgili gerçekleştirilen gözlemlere göre, özellikle sosyal medya paylaşımlarıyla personel sağlamanın daha çok küçük veya orta ölçekli işletmelerin çevresinde döndüğü görülmektedir.

Danışmanlık adı altında tarafların beklentilerine bağlı olarak, inşaat işlerinde bu tarz etkileşimlerin genellikle sorunlu olduğu görülmüştür. Burada özellikle şantiye düzeni göz önüne alındığında, danışman tarafından doğru personelin seçilmesi ve onun en isabetli işe yerleştirilmesi özel yetenekler ister.

Ayrıca bu danışmanlık türünde bir kişinin teknik yönü ve eğitimi daha ağır basıyorsa, doğru kişiyi seçebilme olasılığının da aynı oranda azalacağı bilinmelidir.  

Empati ve Yakınlık

İnşaat kuruluşu ve şantiyelerin yönetim aşamalarında özellikle işvereni etkilemeye ve yönlendirmeye çalışan danışmanlar, yöneticiler ve uzman kişiler bulunur. Buradaki amaç, daha isabetli kararlar alınmasını sağlamaya çalışmaktır. Bütün bunlara rağmen kök anlamda siz hiç işverenin, alışkanlıklarını ve olaylara yaklaşım tarzını değiştirdiğini gördünüz mü?

Bir işveren veya üst düzey yönetici işe başlamadan önce, ola ki kendi kendine “şu kadar gider olsa şu kadar da kazancımız olur” derse, büyük olasılıkla onun için o inşaat projesi zihinsel bağlamda artık tamamlanmıştır.

Eğer işveren veya üst düzey yönetici kendi kendine böyle bir anlayışı benimsediyse, sunulacak danışmanlıklar işlevsel olabilir mi? Veya hangileri?

Daniel Kahneman ayrıntılı bir biçimde psikoloji biliminin davranış ekonomisine en önemli katkısının kesinlikle kayıptan kaçınma düşüncesinin olduğunu belirtmektedir. Bu düşünce biçimi günümüzde büyüyerek devam etmekte olan ekonomik bir güçtür. Ama bu durum inşaatın işverenlerini her alanda etkileyememektedir…

Bu nedenle danışman veya fikir vericilerin özellikle işverene bir öneri sunmadan önce, şunu çok iyi bilmeleri gerekir:

Öncelikli olarak inşaat kuruluşunun genel işleyişi ve şantiyeler arasındaki ayrımın yapılması gerekir. Ama bundan çok daha önemli olan şey ise, işverenler yakınlık duydukları veya empati ve sempati kurabildikleri kişilerin görüşlerini benimsemeye daha yatkındırlar.

İleri Görüşlülük ve Hayal Gücü

Danışmanlığın içeriği ister mühendislik ister mevzuatlar üzerine olsun. Bunlar teknik konular ve uzmanı olan kişiler tarafından kolay sunulacak hizmetler. Ama bütün bunlara işlevsellik kazandıracak en başta gelen şeyler ise, ileri görüşlülüğün yanı sıra olmazsa olmaz insan unsurunun her yönüyle iyi çözümlenebilmesi gerektiğidir.

Şu anda devam etmekte olan Ukrayna-Rusya arasındaki çatışmalar sonrasında Ukrayna’da tekrar bir yapılanmanın olacağı son derece akla uygun gelmektedir. Ancak ticari ve ticari olmayan danışmanlar yönlendirme yaparken, savaşın ne zaman sonlanacağı ya da hangi türdeki yapıların çatışmalar sırasında harap olduğunu iyi çözümlemeleri gerekir. Çünkü görsel ve yazılı medyanın sunduğu her şey gerçek olmayabilir. Nitekim bunun örnekleri çoktur! Bütün bunlar danışmanın uyanıklığı, deneyimleri, çevresi ve ileri görüşlülüğüyle ilişkilidir.

Bu nedenle inşaat kuruluşları ve şantiyeler için yapıcı uzman danışmanlıklar sunmak, öyle algılandığı kadar kolay bir iş değildir. Danışmanlık işi aynı zamanda hitabet gibi özel yetenekler ister.

Ayrıca şantiyenin bulunduğu yerin rakım, yaşanan mevsimler, coğrafi koşullar, siyasi yapılanmalar gibi birçok etken inşaat kuruluşlarının davranışlarını etkiler ve bu da danışmanlığın işlevselliğine yansır.

Günümüzde dünya genelinde; suç ve ceza tanımının tekrar düzenlendiği, vergi toplamanın önemini yitirmeye başladığı, kuruma özel vergi aflarının olduğu, inşaat kuruluşlarının farklı biçimlerde de olsa kamu otoritelerinin birer parçası olma yolunda ilerlemeleri nedeniyle; sunulacak danışmanlık yöntemlerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekir.

Hele teknolojinin ne zaman ve hangi alanlarda hangi danışmanlık türlerini oyun dışı bırakacağını da öngörebilmek gerekir.

Teknoloji belki de hologram danışmanlar veya proje yöneticileri, hatta ve hatta hologram işverenler ortaya çıkarmayacağına yönelik kim görüş savunabilir? Bunun için Japonya’daki hologram konser şarkıcısını hatırlayalım.

Belki de danışmanlık işlerinde artık aykırı düşünceler sunmanın da zamanı gelmiş olabilir. Çünkü günümüzde birçok danışmanlık türü son derece “bilgiden uzak” ve “can sıkıcı” duruma gelmiştir.

Örneğin sosyal medya fenomeni olmuş genç kuşağa yüklenecek bilgilerle, belki de danışmanlığın işlevi ve akıcılığı hiç olmadığı kadar arttırılabilir. Ne de olsa onlar fenomen olurken hayal güçlerini ve cesaretlerini çok iyi kullanmışlardır.

Danışmanlık aynı zamanda ateş ve maden gibidir. Kısaca, her sunumu farklı sonuç doğurur.

Yazar Vedat ÖZKAN’ın Önceki Yazıları

İnşaatın İşverenini Bir de Böyle Değerlendirelim!

İnsan Davranışlarının Şantiyelerde Keşfi

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.