İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

İçişleri Bakanı SOYLU: Asıl Mesele Yıkılmayan Binalar Yapabilmek. Bu İşin Şifresi de Kentsel Dönüşüm

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, “Başarılı bir afet yönetiminin, deprem bilincinin, yüksek acil müdahale imkanlarının elbette bizi getireceği olumlu bir nokta var ama bunun da bir üst sınırı var. Binalarımız yıkıldığı müddetçe diğer tedbirlerle yetinmemiz mümkün değildir. Asıl mesele yıkılmayan binalar yapabilmektir. Bu işin şifresi de anahtarı da kentsel dönüşümdür.” dedi.

Soylu, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen ve Bakan Yardımcımız Sn. İsmail Çataklı ile İstanbul Valisi Sn. Ali Yerlikaya’nın da katıldığı İstanbul Afet Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı’nda, afetlerde ilk 6 saatin öneminin kamu, STK’ler, muhtarlar ve vatandaşlar tarafından anlaşılmasının temini için her türlü hazırlık çalışmalarını değerlendireceklerini ifade etti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu

Deprem olduktan sonra vatandaşların kaymakamlıklar gibi merkezde bulunan kurumlara yoğunlaşmaması için her mahallede bir danışma merkezi kurulacağını belirten Sn. Soylu, burada vatandaşların her türlü talebinin merkezi bir yazılım sistemiyle karşılanması için çalışılacağını kaydetti.

Gönüllülerin deprem anında en önemli destekçileri olduğunu dile getiren Sn. Soylu, geçen toplantıda gönüllüler için eğitim kamplarının yapılması, kadınların afetlerde daha iyi iletişim kurarak afetin psikolojik etkisini azaltması bakımından Jandarma Genel Komutanlığı tarafından kadın personel yönlendirmesi konusunda karar aldıklarını aktardı.

Bakan Soylu, afetlerde kullanmak üzere vali, vali yardımcıları, 26 grup çalışma yöneticileri ve yedekleri, destek çözüm ortakları ve yedekleri, AFAD il müdürü, şube müdürleri ve yedekleri, çalışma gruplarının görevleri kapsamında ekiplerin iletişimi ve koordinasyonu için bir iletişim grubu oluşturulması ve muhtarların da olacağı grupların aktif olarak kullanılması gerektiğini vurguladı.

Çalışma gruplarının sorumluluklarını personele eğitimlerle anlatarak kurumsal tatbikatlarla pekiştirilmesi ve bunun sürekli hale getirilmesinin önemine dikkati çeken Sn. Soylu, afetlere hazırlık için alınan tüm kararlarının yazılımının olduğu Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi (AYDES) programının tekrar gözden geçirilerek, ihtiyaçlarla uyumlu hale getirileceğinin altını çizdi.

Polis Radyosu ile TRT’nin ortak yayın yaparak, Afet Saati programında bilgilerin paylaşılması hususlarını da değerlendirdiklerini aktaran Sn. Soylu, Polis Radyosu’nda kasım ayından itibaren haftada bir saat afet programı yapılması talimatını verdi.

“Afet yönetiminde artık strateji sahibiyiz”

Toplumun afet refleksini artırmanın önemini vurgulayan Sn. Soylu, “Bunu istenilen seviyeye getirmek durumundayız. Çünkü dünyada da bizde de artan şehirleşmenin etkisiyle afet kırılganlığı artmaktadır. 1990’da dünyada nüfusu 10 milyondan fazla 10 mega şehir vardı. 2018 itibarıyla bu sayı 33’e yükselmiştir. İstanbul, bunların en önemlilerinden biridir.” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye’nin afet yönetimi kapasitesini artırma noktasında özellikle AFAD Başkanlığı’nın kurulmasıyla çok geliştiğini belirterek, şöyle devam etti: “Bugün gerek lojistik gerek afet anı müdahale imkanları anlamında gerekse afet sonrası iyileştirme anlamında düne göre çok daha iyiyiz. Her şeyden önce afet yönetiminde artık strateji sahibiyiz. Türkiye Afet Risk Azaltma Planı (TARAP), Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP), Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planı (TASİP) ile birlikte afet yönetimini 3 ana süreçte ele aldık ve bunlara ait planları, hareket stratejilerini, gerekli alt yapıları oluşturuyoruz. TAMP kapsamında pek çok koordinasyon ve hazırlık toplantıları yapıyoruz. Dolayısıyla bir strateji çerçevesinde hem afet refleksimizi hem de müdahale kapasitemizi yüksek bir seviyeye çıkarmak suretiyle toplum olarak kendimizi afet zararlarından korumaya gayret ediyoruz. Ancak şunu ifade etmek isterim ki afet yönetimiyle ilgili dünyada yeni bir şey keşfediyor veya keşfedecek değiliz. Toplanma alanları sadece bizde yok, Japonya’da da var. Daha pek çok ülkedeki afet anına ait müdahale tedbirleri benzer şekildedir.”

Kentsel Dönüşüm

Dünyada Türkiye gibi yüksek deprem riski taşıyan ama bu riskleri bertaraf eden ülkelerin başarısının merkezinde sağlam binalar inşa etmek olduğuna işaret eden Sn. Soylu, “Bütün çalışmaların, stratejilerin ve çözümlerin gelip dayandığı nokta depremde yıkılmayacak sağlam binalar inşa etmektir. Bunu temin etmediğimiz, buna odaklanmadığımız sürece sadece afet yönetimi stratejileri ve müdahale imkanlarıyla depremden zarar görmemek mümkün değildir.” dedi.

Soylu, “Depremde alınacak tedbirler kadar kentsel dönüşümün de çok büyük bir ehemmiyeti var. Başarılı bir afet yönetiminin, deprem bilincinin, yüksek acil müdahale imkanlarının elbette bizi getireceği olumlu bir nokta var ama bunun da bir üst sınırı var. Binalarımız yıkıldığı müddetçe diğer tedbirlerle yetinmemiz mümkün değildir. Asıl mesele yıkılmayan binalar yapabilmektir. Bu işin şifresi de anahtarı da kentsel dönüşümdür.” değerlendirmesini yaptı.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un dün ve önceki gün İstanbul’da olduğunu, Esenler ve Gaziosmanpaşa’da kentsel dönüşümle ilgili yeni temeller atıldığını anımsatan Soylu, bir taraftan kentsel dönüşüm bir taraftan da afet öncesi, anı ve sonrası yapılabilecekleri anlatan, gerçekleştiren ve çabalayan modern bir üretimi ortaya koymaya çalıştıklarını ifade etti.

“Binalarımızı değerlendirirken lütfen iyimser olmayalım”

Soylu, Elazığ depreminde yıkılan veya ağır hasar gören binaların yüzde 60’ının, 2011’deki Van depreminde ağır hasar gören binaların yüzde 61’inin de 1990 ile 2000 döneminde yapıldığını söyledi.

Avcılar’da 1999’da yıkılan ve ağır hasar gören binaların da yüzde 40’ının da 1990’lı yıllarda yapıldığını dile getiren Soylu, şöyle konuştu: “Dolayısıyla binaların yaşının yanı sıra yapımındaki mühendislik kalitesi açısından da bir risk durumu söz konusu olabilmektedir. Binalarımızı değerlendirirken lütfen iyimser olmayalım. Bu değerlendirme toplantılarını İstanbul için olası bir büyük deprem senaryosuna göre yapıyoruz. Depremin şiddeti, etkileyeceği mahalleler, yıkılacak bina sayısı gibi kriterler bu senaryoda belirlendik ve ona göre tedbirler planlıyoruz. Ancak, bu senaryoyu kötümser bir senaryo olarak belirledik. Yani en kötüsüne göre hazırlık yapıyoruz. İyimser olmamaktan kastım da budur. Ama kentsel dönüşüm yapıldıkça, binalarımız İstanbul’da daha sağlam hale geldikçe, tedbirlerimizin oranı, kalitesi ve yoğunluğu da farklılaşacaktır. Bilhassa maddi saiklerle bu işten kaçınılmamalıdır. Çünkü elimizdeki bütün veriler İstanbul için bir büyük depremle karşılaşacağımızı göstermektedir. Ne yazık ki vaktini biliyor değiliz. Bunu bilecek bir teknolojiye de şu anda sahip değiliz. Dolayısıyla binalarımızda önlemler almak zorundayız.”

Üretim tesislerinde makineleri koyarken, evlerde eşyaları yerleştirirken depreme göre düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Sn. Soylu, 2000 yılı öncesinde yapılan binaların gözden geçirilmesi, belediyelerden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili birimlerinin danışma hatlarından veya özel şirketlerden bina kontrollerinin yapılması için mutlaka yardım ve destek istenilmesi gerektiğini kaydetti.

Soylu, bu toplantılarda hep birlikte, alınacak tedbirlerle ilgili değerlendirme yapıldığını, kendi çalışmalarını önce kendilerinin gördüklerini, sonrasında da vatandaşla paylaşılacağını, alınacak tedbirlerin, vatandaşın en az zarar göreceği, devletin en üst koordinasyonla, en modern yönetimle bu depremden başarılı çıkabileceği bir şekilde hazırlık yapıldığını söyledi.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.