İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

İnşaat Sektörünü 2040 Yılında Neler Bekliyor

Semih Rüstem ÇALAPKULU

Makina Mühendisi

Kuzu Grup

İnsanlık 21.yüzyılla birlikte, ivmesi yükselerek popülasyon daha da arttı. Popülasyonun artışı demografik verilerin iyi yorumlamasıyla sağlanabilecektir.

( Demografi yani nüfus bilimi demektir. Ülkede bulunan nüfusun yapısını, durumunu, dinamik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Yunanca demos ve graphein kelimelerinden meydana gelmiştir. Doğumlar, ölümler göçler ve yaşlanma ile ilgili çalışmalar bu bilim dalı tarafından yapılır. )

Demografi ile birlikte sosyodemografik incelenmesi de fayda var.

( Yaş, cinsiyet, etnik grup, din, meslek, eğitim, medeni hal gibi özelliklere kişinin sosyodemografik özellikleri denir. )

BM’nin (Birleşmiş Milletler) Dünya Nüfus Tahminleri Raporu’na göre, dünya genelinde 2020 yılında 7,8 milyar olan nüfus, 2030 yılında 8,6 milyara, 2040 yılında 9,3 milyara, 2050 yılında 9,8 milyara ve 2100 yılında 11,2 milyara ulaşacak.

 ( 2020-2040 yıllarında, 20 sene içinde dünyadaki nüfus 1,5 milyar artacaktır. )

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ”Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2018 Sonuçları’‘ na göre Türkiye’nin nüfusu, 2018’de bir önceki yıla göre 1 milyon 193 bin 357 kişi artarak 82 milyon 3 bin 882 kişi oldu.

Yani 2020 yılının başında, Türkiye’nin nüfusu yaklaşık 83 milyon olmuştur.

Türkiye nüfusunun %18,4’ünün ikamet ettiği İstanbul, 15 milyon 67 bin 724 kişiyle yine en çok nüfusa sahip il oldu.

Bunu sırasıyla 5 milyon 503 bin 985 ile Ankara, 4 milyon 320 bin 519 ile İzmir, 2 milyon 994 bin 521 ile Bursa ve 2 milyon 426 bin 356 ile Antalya izledi. Bayburt ise 82 bin 274 kişiyle en az nüfusa sahip il olarak kayıtlara geçti.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2011 yılına ilişkin Nüfus ve Konut Araştırmasına göre, Türkiye’deki hane sayısı 19 milyon 481 bin 678, ortalama hanehalkı büyüklüğü ise 3,8 oldu. 

Ülkemizde 2020 yılında ise yaklaşık hane sayısı 23 Milyon olduğu hesaplanmaktadır.

Ortalama hanehalkı büyüklüğü ise 3,57 olmuştur. (Hane Büyüklüğü=Nüfus Sayısı / Hane Sayısı)

2013-2018 Arası Yapı Kullanım, Konut Satışı ve Stoka Eklenen Konut Sayısı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yaptığımız hesaplamaya göre, stoktaki daire sayısı son 6 yılda 1 milyondan fazla arttı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, TOKİ tarafından son 20 yılda 888 bin konut inşa etmiştir.

2000-2020 yılları arasında, yani son 20 senede verilere göre ülkemizde yaklaşık 10 milyon adet konut üretilmiştir.

Türkiye’de toplam 23 milyon adet hane üzerinden gidilirse, 0-15 yaşında bina sayısı yaklaşık %43,5 olmuştur.

Kentte yaşam %82 civarında olduğuna göre, kentsel dönüşüm potansiyelinde bekleyen yaklaşık 5 milyon konut stokgözükmektedir. ( Kentlerde, 18 milyon 860 bin adet konut mevcuttur. )

Uygun mekanizmalar geliştirdiği taktirde, 5 milyon konut yenilenmesi/yapılması ( kentsel dönüşüm ) potansiyel mevcuttur.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in, Türkiye’miz için Nüfus Projeksiyonları 2018-2080 verileri, önümüzdeki yıllarda inşaat sektörümüzün yani Yapı Mekanik Tesisatın nasıl bir şekil alacağını göstermektedir.

Şöyle ki; Türkiye’nin nüfus yapısında son yıllarda meydana gelen değişimler sonucunda ortaya çıkan ihtiyaç ve Türkiye İstatistik Kurumu Revizyon Politikası gereğince nüfus projeksiyonları yenilenmiştir. Bu kapsamda, 2017 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları temel alınarak, biri ana senaryo olmak üzere farklı doğurganlık ve göç varsayımlarını içeren üç ayrı senaryoya göre yeni nüfus projeksiyonları üretilmiştir. Bu haber bülteninde, demografik göstergelerdeki mevcut eğilimlerin devam edeceği varsayımına dayanan ana senaryo sonuçlarına yer verilmiştir.

Türkiye nüfusunun, 2040 yılında 100 milyonu geçmesi beklenmektedir.

( 2020-2040, 20 yıl içinde Türkiye’mizin nüfusu 17 milyon artacaktır. )

Demografik göstergelerdeki mevcut eğilimler devam ettiği takdirde, 2017 yılı ADNKS sonuçlarına göre 80 milyon 810 bin 525 kişi olan Türkiye nüfusunun, 2023 yılında 86 milyon 907 bin 367 kişiye, 2040 yılında ise 100 milyon 331 bin 233 kişiye ulaşması beklenmektedir. Nüfusumuz 2069 yılına kadar artarak 107 milyon 664 bin 79 kişiyle en yüksek değerine ulaşacaktır. Bu yıldan itibaren azalışa geçmesi öngörülen ülke nüfusu 2080 yılında 107 milyon 100 bin 904 kişi olacaktır.

Türkiye’miz de, 2069 yılından sonra nüfus azalması öngörülmektedir.

2020 yılının başında İstanbul 16 milyon iken, İstanbul nüfusu yaklaşık 2040 yılında 20 milyona ulaşacaktır. 20 senede %12,5 artış olacaktır.

(2020-2040, 20 yıl içinde İstanbul’umuzun nüfusu 4 milyon artacaktır.)

Lakin öngörülerde, 2020, 2021 ve 2022 yılları inşaat sektörü anlamında daralmanın yaşanacağı öngörülmektedir. Yatırımcılar buna göre pozisyon alıyor/almaktadır.

Ülkemizde 2023 yılında, 2017 yılı ADNKS sonuçlarına kıyasla 68 ilin nüfusu artarken, 13 ilin nüfusu azalacaktır. En yüksek nüfusa sahip ilk beş il sıralamasında ise bir değişiklik olmayacaktır. Buna göre, 2023 yılında İstanbul 16,3 milyon, Ankara 6,1 milyon, İzmir 4,6 milyon, Bursa 3,2 milyon ve Antalya 2,7 milyon nüfusa sahip olacaktır.

Ülkemizde doğuşta beklenen yaşam süresi artmakta ve nüfusumuz yaşlanmaya devam etmektedir.

Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaşın 2018 yılında 32, 2023’te 33.5, 2040’da 38.5, 2060’ta 42.3, 2080’de ise 45 olması beklenmektedir.

Yaşlı nüfus olarak tanımlanan 65 yaş ve üzerindeki nüfusun oranının 2018 yılında %8.7, 2023’te %10.2, 2040’da %16.3, 2060’ta %22.6 ve 2080’de %25.6 olacağı öngörülmektedir.

Özetle;

  1. Çalışma çağındaki nüfusun oranı 2023’te %67.2, 2040’da %64.4, 2080’de %58.7 olacaktır.
  • Çalışma çağında yer alan 15-64 yaş grubundaki nüfus oranının 2018 yılında %67.8, 2023’te %67.2, 2040’da %64.4, 2060’ta %60.4 ve 2080’de %58.7 olması beklenmektedir.
  • Çocuk nüfus olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranının ise, 2018 yılında %23.5, 2023’te %22.6, 2040’da %19.3, 2060’ta %16.9 ve 2080’de %15.7 olacağı öngörülmektedir.

Bu veriler ışında, Türkiye için 2040 yılını verilerini gözden geçirdiğimiz taktirde;

            a- 2020 yılındaki Ortalama hanehalkı büyüklüğü ise 3,57 iken, 2040 yılında ortalama hanehalkı büyüklüğü 3,03’e       düşecektir. ( 20 yılda hanedeki kişi sayısı azalacak )

            b- 2020 yılındaki yaklaşık nüfus sayısı 83 milyon iken, 2040 yılında yaklaşık 100 milyon olacağı öngörülmektedir. ( nüfus 20 yılda 17 milyon artacak )

            c- 2020 yılında konut sayısı 23 milyon iken, 2040 yılında yaklaşık 33 milyon olacağı öngörülmektedir. ( 20 yılda 10 milyon konut üretilmesi gerekiyor  )

d- 2020 yılındaki konut sayısı 23 milyon konutun 2040 yılına kadar 5 milyonu kentsel dönüşümden geçirilmesi olmazda olmazımızdır. ( 20 yılda 5 milyon kentsel dönüşüm yapılması gereken konut mevcuttur  )

Sonuç Olarak:

2040 Türkiye’sinde Üsteki Verileri Göz Önüne Aldığımızda;

2040 Yılına kadar ülkemizde: 10 Milyon yeni konut üretilmesi gerektiği, ayrıca 5 Milyon mevcut konuttun kentsel dönüşümün sağlanması gerektiğini görmekteyiz.

20 senelik bu süreçte 15 milyon yeni konut üretilirken bunu yerli ürün ağırlıklı ürettiğimiz takdirde, sanayimiz ve bunun alt kolların çok hızlı bir şekilde gelişecektir.

İnşaat sektörü ne kadar güçlenirse ülke ekonomisinin de o kadar dinamik olacağını ve büyümeye devam edecektir. “Çünkü inşaat sektörünün 189’dan fazla sektöre doğrudan ya da dolaylı etkisi ve katkısı var.”

Devletimiz; İnşaat sektöründe yerli ürünlerin kullanılması için gerekli teşvikleri sağlamasıyla müteahhit (yüklenici) yerli ürünler kullanılması için daha şevkli hale gelecek ve böylelikle sonuca varabiliriz. Bunu yaparken kredi desteği, vergi desteği, reklam desteği, prim desteği vs. benzeri tür teşviklerle perçinlemiş olur.

Üretimdeki firmalarımız; Katma değeri yüksek, marka değeri yüksek, ileri teknolojili, iktisadi, AR-GE ye önem veren, nitelikli ürünler üreterek globalde rakipleriyle yarışacak konuma gelmeleri olmazsa olmazlarındandır. Bu süreç şüphesiz zor bir süreç olarak bizleri bekliyor. Lakin birçok stratejiler planlayarak globalda, üretim süper lige çıkmak için ülke olarak elimizden geleni yapmamız gerekmektedir.

Gelişmiş toplumlar ağır sanayiden çıkarken bizlerin ağır sanayiye girmesi, aynı zamanda nano teknolojide diğer ülkelerle rekabet edecek stratejileri belirleyip uygun ürünler üretilmesinin, turizm 365 güne yayarak konferans, kültür, din, yaz, tabiat vs. etkin hale getirmeliyiz. Binlerce ana üretim kaleminde uygun argümanları kullanmak gerekiyor.

İbni Haldun derki: “ Çoğrafya Kaderdir” bulunduğumuz jeopolitik bölge gelişim olarak muasır medeniyetlere bizleri taşıyacağı aşikardır.

( Coğrafya Kaderdir; Nerede doğarsan oranın kirine, çerçöpüne batar, oranın suyuyla yıkanır, oranın güneşiyle kavrulursun, oranın iklimi biçimlendirir geleceğini. İbn-i Haldun )

Bunun dışında sunulan veriler göz önüne alındığında;

Demografik ve sosyodemografik yapılarındaki dinamizmimizi zamanla kaybetmeye başladığımızı görülmektedir. Hanebüyüklüğün azalması aile kavramının değişime uğraması olarak algılanması gerekir.

Nüfusun yaş yapısının önemli bir göstergesi olan ortanca yaşın 2018 yılında 32, 2023’te 33.5, 2040’da 38.5, 2060’ta 42.3, 2080’de ise 45 olması beklenmektedir. Bu veri toplumun aslında hastalığı/virüsü olarak nitelendirmek gerekir. Çünkü yaşlanan bir toplum olduğunun göstergesidir.

2069 yılından sonra ülkemizin nüfusu azalmaya başlamakta, bu veri ise toplumun yaşlanmasının iki kat artması anlamına gelir. Doğum sayısının azaldığını bu karşı gelen, ölüm sayısının da azaldığının göstergesidir. Genç toplum isteyen devletler doğumların, ölüm sayısına göre daha fazla olması ister. Genç toplum dinamizm demektir.

Geleceği bizler, çocuklarımızdan emanet aldık. Bizden sonra gelecek çocuklarımız için ülkemizin; Demografik ve sosyodemografik yapısını bozmadan istikrarlı yapısını sağlayacak, önlemler almakta fayda var.

Gelecek nesillere etnik, kültürel, gelenek ve göreneklerimizi tam anlamında öğretmemiz hepimiz için bir asli görevdir. Bunla birlikte Türkiye’mizi muasır medeniyetlerin üzerine çıkararak çocuklarımıza daha etkin, zengin, gelişmiş bir ülke bırakmak olmazda olmazımızdır.

Pandemi süreciyle; Globaldeki krizi, ülkemizdeki tüm paydaşlarla birlikte fırsatta çevirecek birçok argümanlara sahip bir toplum olduğumuzu unutmamak gerekiyor.

Tüm emareler, 2040 yılı Türkiye’mizin yılı olacaktır göstermektedir.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.